11 Aralık 2009 Cuma

Hastalığımda ilgilenmeyen, sağlığımda çok çeker benden!



Her şey salı günü oldu...
Pazartesi akşam biraz üşümüştüm; ama insan kendine iyi bakarsa hasta falan olmuyor bence, direnmek lazım.

Gittim salı günü 20lik dişlerimin iki tanesini aldırdım. Bir tanesi normal çekim, diğeri yarı gömülüymüş, ameliyatla aldılar. O sırada her şey normaldi. Çenem uyuşuktu, doğal olarak bir şey hissetmiyordum. Ağzımı kapatamadığımı da çok geç fark ettim, o soğukta boğazıma boğazıma esti rüzgar.
Akşam hem ağrı hem de boğazımda acı başladı. Burnum da akıyordu tabii. Ama neyse ki uyuşukluk geçmişti, burnumun aktığını hissettiğime şükrettim. Tabii şöyle güzelinden kırmızı et, sulusundan meyve yiyemeyince sonuç hastalık oldu.
Yanağımdaki şiş de, morluk da çok önemli değil; ama öküsürürken dikişlerim acıyor :(

Gelelim olayın sinir durumuna:
3 gündür evdeyim. Annem 3 gündür evde yok! Kadın hiçbir kursunu asmadığı gibi önceden plan yapmıştık diye gezmeye gidiyor. Hasta olduğunda annen ilgilenmeyecekse, iki nazını çekmeyecekse ne anlamı var aileyle yaşıyor olmanın. (Sabahın 9'unda sokağa çıkmaz ki insan, ben "bedava kahvaltı var" deseler kalkıp çıkmam o saatte...)

Dün akşam sofrada patatesleri ağzımın bi tarafını kullanarak çiğnemeye çalışırken şöyle dedi: "aaa keşke çorba yapsaydım sana".
Keşke anne, keşke...

Teyzem karşı komşumuz bizim, sabah yataktan kalkamamışım daha, bana sesleniyor "ben teyzene çay içmeye geçiyorum" diye, "eee anne çay demleseydin" dedim, "çıkacağım birazdan işim var, bi çay içeceğim" diyerek gitti.
Hadi kahvaltı hazırlamadın, insan bi çay koyar di mi ocağa!
Yok kardeşim bu annelik içgüdü falan değil, insan bu role uyduruyor kendini. Anaçlık da bir kişilik özelliği, herkeste olacak diye bir kural yok!

Demledim çayımı içiyorum, kahvaltımı yaptım, ilaçlarımı da içtim. Akşama kadar iyileşip Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserine gideceğim. Çok hırs yaptım!

Sonradan aklıma gelen ayrıntı: Şube müdürümü aradım sabah, "ben gelemeyeceğim" demek için, sesimi duydu, ben daha bir şey demeden, "iyileşmediysen gelme" dedi doğrudan. "Ben de onu diyecektim" dedim. "Bir şey lazım mı, hastaneye falan gitmen gerekiyor mu, araç göndereyim mi?" dedi. "Dinlensem yeter herhalde" dedim.
Ne garip la bu hayat!!!

3 yorum:

unusual dedi ki...

Müdürüne helal olsun diyorum gerçekten, ne iyi adammış.

Adamın birine özellikle teessüflerimi bildiriyorum, ateşle oynuyor bence çok pişman olur :)

Annen niye öyle yaptı ya? Benim kızıma bi şey olmaz dedi, herhalde ondan :) Gel burada iki hasta birbirimizi eyleriz. Diş çektirmekten çok korkuyorum ya benim de 20'likler için gitmem lazım ama erteliyorum :)

Tuğba dedi ki...

Müdürüm bi tane valla, sağ olsun :)

Adamın biri de aradı 1 saat kadar önce ben de teessüflerimi ilettim. Ben hastayım dinleneyim diye öyle demiş, dedim "sen beni göremediğinle kalırsın, akşam sokağa çıkarım ben". "Eee çıkacağını bilsem, görüşelim derdim" dedi, dedim "önce sen bi sor, 'ben, yok hastayım' diim di mi?" Öyle yani... Ama söyledim içim rahatladı, sonra güldürdü beni hemen yumuşadım :))

Benim annem öyle işte, hiç annelik içgüdüsü yok, nazlanamadım bile!
Diğer 20likleri haftaya çektirecektim, beklesinler biraz daha. Seninkiler de gömülü değilse korkma, o hemen geçiyor :)

unusual dedi ki...

korkuyorum ya, valla kimi duysam yanağım şişti, çenem çıktı enteresan hikayeler :) senden cesaret alayım da şu yirmilik işini bi halledeyim gerçekten.

benimkinde de fazla var annelik içgüdüsü. Grip oldum diyince ağlamaya başladı sürekli kontrol ediyor zaten. sesin niye öyle? boğazın mı ağrıyor?

bak sen hemen yumuşadın demek :) gönül almayı biliyor demek ki :)