28 Aralık 2009 Pazartesi

Benim olmalısın Paolo :)



Her sebeple kitap aldım ben, hep alırım. Hiçbir şeyin korsanı konusunda bu kadar hassas değilim, gider Dost'tan İmge'den alırım, acımam verdiğim paraya. Eskiden Bilim&Sanat Kitabevi vardı, oradan da alırdım, dayanamadı o piyasanın durumuna, kafe yaptılar, neyse...

Mesela bazen ismine aşık olurum kitabın ("İnci Gibi Dişler"i öyle almıştım), bazen kapağına (Kemal Özer'in bi şiir kitabını da böyle almıştım)... Bazen elime geçen kitabın sadece arkasını okur alırım, bazen Dost'ta bitiririm neredeyse kitabı... Hiç ayırmam yerli yabancı diye... Konuyu da ayırmam (kişisel gelişim kitaplarını sevmiyorum, mecbur kalmazsam okumam).

Hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yaptım: "yazarı ne kadar hoşmuş" diye kitap aldım :))
Kitap ekini okuyordum, sanırım Cumhuriyet'inkini. Allahım o ne güzel bir şey öyle, zaten adamın İtalyan olmasından belli :) Adam dediysem arkadaş genç daha: 82li...

Allahım neden bizim böyle hoş yazarlarımız yok (Kürşat Başar'ı saymıyorum), sonra yakışıklı diye Tuna Kiremitçi'yi sunuyorlar bize. Gerçi bizde hoş adam yazar olmaz, bırak yazarı dahi anlamındaki "-de"yi bile ayıramaz.

Ooof ooof yaaa!



(Kitabı okumaya bile başlamadım daha, elimde çok kitap var, bitirince onunla ilgili de bir yorum yazarım)

1 yorum:

unusual dedi ki...

kitap kötüyse bile kayır biraz bu adamı be :) canım benim :)