24 Mayıs 2009 Pazar

Kelebek Etkisi

Sıradandı belki...
Öylesine!
Belki de içten döküldü dilinden...

Bir kelimenin (c a n ı m) içimde fırtınalar koparan etkisi mi demeliyim?
Hayır!
O kelimeyle bütünleşen bakışlar...
O kelimeyle bütünleşen gülüşler...

Bal gibi de biliyorsun içimden geçenleri.
%100 eminsin hatta.
Hoşuna da gidiyor biliyorum, kekeleyen dilim, takılan kelimelerim.
Bunu bana yapan kimse değil, sensin, ne övünç!

Hiçbir şey olmadan, aynen böyle devam edecek her şey, farkındayım.
Öyle de olsun zaten.
Tek bir adım bile geri gitmeyecek, bir milimetre bile ilerlemeyecek!
Sen karşımda oturacaksın ya da aslında ben senin karşında, kaldırıp başımı bakamayacağım yine yüzüne utancımdan, yine her bakışımda durduramayacağım dudaklarıma yüklenen gülümsemeyi...
Dilimden tek bir kelime dahi dökülmeyecek haddini aşan. Ne zaman dökülürse gözlerimden, kapatacağım...

Aynen böyle olacak ve farklı hiçbir şey olmayacak farkındayım.
Öyle de olsun zaten.
Ellerine bakacağım, harflerini takip edeceğim...
Gözlerine bakacağım, ışığını takip edeceğim...
Susacağım sessizliğinde, asla bir konuşmayı başlatan olmayacağım...

Her görüşümde seni, uçacak o kelebekler, vuracaklar yine kanatlarını içimin duvarlarına!
Yine, sadece tek bir saniye bile olsa, gülünce kısılan o gözlerine takılacağım.
Tek bir saniye bile olsa unutacağım her şeyi...
Tek bir saniye bile olsa hayalini kuracağım sarılışının...

Kelebekler çok...
Kelebeklerin ömrü kısa...

(Sıradandı belki; ama içten olduğunu düşündüm işte!
İyelik ekini sahiplendim...
Benimsin sen...
Benimdin sen o an...)

Yine de farklı olmayacak hiçbir şey, biliyorum.
Gel dediğinde geleceğim sorgusuz sualsiz.
Git dediğinde acıyacağım suskunluğuma...

Ve bir gün sen gideceksin,
ve kelebekler ölecek...
- Ölsünler de zaten. -

Canındım ya ben o an, öylesine bile olsa....

Hiç yorum yok: