9 Haziran 2009 Salı

Sokmasan o kibar burnunu bu işlere...

Şimdi kızımızın gönlü yok aslında, biraz boşlukta. Oğlumuz çapkının önde gideni, uçanla kaçanda şansını deniyor. Haliyle kızımızda da deniyor.

Kızımız sanıyor ki, o tavırlar kendine has, denesem mi modunda. Kızımızı uygun şekilde uyarıyoruz, biraz da mecburiyetten. Saf biraz çünkü. Muhabbet denk geliyor. Arkadaşlık görevi ya korumak! Ama aslında biliyoruz ki, bu işlere burun sokulmaz; bi yandan da birebir yaşanmış olaylar var, iki gün sonra ağlarken sormaz mı "bunca bariz şeyi bana niye anlatmadınız, aşık bile değildim" diye. Amaç oğlumuzu def etmesi değil aslında, gözünü açık tutması. Belki oğlumuz da hakikaten aşık olacak. Kendini erkenden çok kaptırmasın...

Neyse şimdi gidip, "sen ona buna asılıyor musun, bak böyle böyle olaylar yaşanmış" diyen kızımızı oğlumuz ikna edeblir mi?
Bence evet!
Hangi saf, evet ben yavşağın biriyim der ki. Bunu soran saf kızımız uygun kelimelerle ikna edilir, hatta mümkünse araya fitne sokulur...

Bindik yine bi alamete, gidiyoruz kıyamete...

Hiç yorum yok: