12 Mart 2016 Cumartesi

"bir kabardı, bir dindi öfkesi" (12 Mart 2016)


Yoğun geçen bir haftanın sonunda kendimle (çok şükür) baş başa kalabildim biraz.
Ne kitap okuyabildim ne dizi seyredebildim ne de ders çalışabildim. Internette vakit geçirmek yeterince vakit alıyor, biraz da ev toparlayayım, kendimle ilgileneyim derken yine bitti gün.
Zaten haftanın yorgunluğunu ancak attım 11 saat uyuyarak.
6 güne 1 eski dost buluşması, bir uzun soluklu spor akşamı, bir tiyatro, bir klasik müzik konseri, bir rakı akşamı ve bir tek kişilik gösteri sığdırdım. Yoruldum mu? Çok. Epeydir içmemenin etkisi rakıyı da fazla kaçırınca tabii ilaç aldığımı da atlamışım, ne zor geçti cuma günü iş yeri.

Tabii bu arada boş durmadım, bu kadar hareket halinde olunca, yine birtakım çözümlemeler yapıp, kendimle ilgili değerlendirmelerde bulundum. Sonuç olarak tecrübe arttıkça daha az pişmanlık hissettiğimi fark ettim. Maddi koşulların haricinde "keşke" dediğim çok az şey var ve zaten onlar da elimde olmayan şeyler.
Hayatta en büyük korkum, ileride "ya şunu da gençken yapsaydım" dediğim bir şeyin vaktini kaçırmış olmak sanırım.
Bir de şu memurluk olmasa ne güzel şeyler yapardım aslında.

Neyse.
Neyse...



*Turgut Ulucan

Hiç yorum yok: