14 Aralık 2015 Pazartesi

"en derin sevgilerimle"

Bugün yine göndermeyeceğim/ vermeyeceğim bir mektup yazdım. Aklımda. Her şeyi söyledim, çok soru sordum, hatta yazıp yazıp sildim.
Sonuna "en derin sevgilerimle" yazdım.
Kelimenin anlamına denk gelecek şekilde, öylesine değil.
Sonra aklımdaki kalemi bırakıp aklımdaki uzaklara daldım, acaba anlar mıydı o "en derin sevgilerimle"nin gerçek derinliğini.
Tereddüt ettim.
Kendi sevginden bu kadar eminken, karşı tarafın bunu anlayacağından ya da ne kadarını anlayacağından şüphe ediyor olmak çok kötü.
"Madem onun duygu durumundan ve duygusal tepkilerinden emin değilim neden böylesine derin bir sevgi hissediyorum ki" diye kendime kızdım sonra. Kızmakla da olmuyor elbette.

Sonra bıraktım kalemi kağıdı, yazmanın verdiği rahatlıkla yürümeye devam ettim.
Hava çok soğuk, ellerim hep üşüyor, yanaklarımı da ayaz kesti.
İçi yansa da üşüyor insan.
Sevince insanın içi ısınmıyor, onun için sevilmek gerek.

Hiç yorum yok: