7 Temmuz 2009 Salı

"Rüzgar kanatlı atlılar gibi..."

Doğum günüm şerefine şımarsam olmaz mı biraz?
Sevildiğime, sevdiğime sevinsem... Sanal ya da gerçek gülücüklere boğulsam... Her telefon titremesinde "bu sefer kim" diye biraz meraklı, biraz hevesli keyiflensem...
Oyunlar oynasam, pastalar üflesem, raslantılara şaşırsam, yazılanlara duygulansam...
Sarılışlarla hayata sarılsam...

Bu gün şerefine biraz kendimi beğensem, "var mı ayol benden daha bir tanesi" desem...

Kelimelerle içime içime işledi sevdiklerim...
Ve daha güzel bir hediye var mıdır sevilmekten başka? Dahası, daha güzel bir hediye var mıdır, bütün o övgü sözlerinin dışında, anlaşılmaktan başka?

Ben yanlış anlatmıyormuşum, anlayan anlamasını bilmiyormuş meğer!!!

"Bendeki senden bahsedeyim biraz. İlk aklıma gelenlerden, mesela doğallığın, içtenliğin, sıcaklığın, güzel gülüşün, güzel düşünüşün, cesaretin, paylaşımcılığın, son dakika planlarin, geldiği gibi yaşaman, gittiğinde düşünmen, yine düşünmen ama hep düşünmen, sevdiğini, sevmediğini, hayatı, gerçeği, hayali; ve gülmen bir defteri daha kapatırken, ve gülmen tam ihtiyaç duyulmuşken, ve gülmen bu yazdıklarımı okurken…

Ve gülmen, bir yaş daha hem yüreğine oturmuş, hem seni kuş gibi hafifletmişken…


/…/


Hep gül, hep böyle güzel kal. Yaş dediğin nedir, biri gelir biri geçer; hayat kalır ve bir insana bu kadar mı yakışır?"

Çok eskiden söylediğim gibi;
"Var olmak algılanmaksa
Muhtacım bir ömür!"

Hiç yorum yok: