12 Mart 2012 Pazartesi

"Her nereye gidersen"

Yazmasam deliririm sanıyordum aslında.
Delirmiyormuşum. İlginç.
O kadar çok şey var ki sıkılıp bunaldığım, o kadar çok şey var ki söylemek istediğim, o kadar çabuk sarsılıyor ki dengem, o kadar çok susasım var ki...
Eskiden yazardım, onu da yapamıyorum.

Annem her sabah "günaydın" demeden önce şuram ağrıyor, buram ağrıyor der. Yaşlandı ya da hasta diye değil. Yaşlanmadan veya hasta olmadan önce de öyleydi. Alışkanlık herhalde. Kadın şikayet ederek yaşıyor.
Annem gibi çok etrafta. "Ne yaptın?" diye sorunca, sadece başından geçen kötü hikayeleri anlatanlar var. Hastalık ve dert.
O zaman susuyorum.

Aynı o ruh hali işte.
Öyle çok asabiyet ile karşı karşıya kalıyorum ki, öyle çok görmeye başladım ki hayata dair olumsuzlukları.
Bir şeye sevinmeye göreyim, bir şeyi seveyim mesela ben, hep kötü, hep dert olan gözümün önünde.
Susuyorum.
Ne bir şey anlatasım geliyor, ne hayata bir şey katasım.
Sıradanlaşıyorum artık.
Ev, iş, okul arasında bir hayat sürüyorum.
Arkadaşlarımı daha az görüyorum, kendime daha az vakit ayırıyorum, daha az mektup yazıyorum, daha az şiir okuyorum.
Daha az kitap okuyorum.
Kaçamıyorum.

Nasıl kaçılıyordu unutmuşum.
Böyle.
Neşemi kaybediyorum.