28 Ağustos 2010 Cumartesi

Kızlarla sohbet

Özgün'ün "İstiklal" diye bir şarkısı var, onun için ilgilendim bu albümüyle. Aypodum m-orcik'e (evet ipodumun bir adı var) yüklerken de bakmadım şarkılara, yolda yürürken çıktı bu şarkı, bugün kaçıncı kez çevirip dinliyorum bilmiyorum.

Platonik aşklarım geldi her dinlediğimde, özel birini düşünemedim bile.

Olanlarım, olur gibi olup da olmayanlarım, olduğunu fark etmediklerim, yan yanayken platonik olduklarım ve dahası...

Özgün "önemi yok" diye bağırırken, hissettim içindeki sitemi.

Hani böyle "ya bi' salla" diye gururlu gidişimiz olur ya bizim; ama aslında zırıl zırıl ağlıyordur içimiz. Dik durmak hep yanlış zamanda yaptığımız bir eylem oldu bizim. Hepimizin...

Yanlış zamanda dik tuttuk başımızı. En şefkate ihtiyacımız olduğu anlarda dik durduk, güçlü olduk; boynumuz bükülünce derdimizi anlatamadık...

Müşküllükle muhtaçlık arasındaki farkı anlatamadık kimseye.

Elsiz kolsuz değildik de elimizin bir anlamı yoktu, kolumuz sarılan olmayınca üşüyordu. Anlatamadık derdimizi sanırım hiç. Anlayan geç anladı...

Gerçi anlayananın anladığına şükrettiğimiz zamanlar oldu. Ne gerizekalı insanları soktuysak hayatımıza, bazısı kaybetmenin önemini bile anlamadı. Benim gururum en çok o zaman kırıldı...

Bazıları dönüp geriye bile bakmadı:

"O beni sormadı, sormasın"


"Uzanıp geçmişe tozlu sayfaları çevirdim
İçine aşk yazılmış sözlerin üstünü çizdim
Dokunur her sarı sayfa, o benim olmadı asla
Anlamadan yazılmış bir roman oldu sevda

O benim olmadı, olmasın
Unuturum, adımı bile anmasa
Önemi yok

O beni sormadı, sormasın
Yolumu bulmadı, kimse karışmasın
Dönüşü yok

Uzanıp geçmişe tozlu sayfaları çevirdim
İçine adı yazılmış sözlerin altını çizdim
Dokunur her sarı sayfa, o beni bilmedi asla
Anlamadan okunmuş bir roman oldu sevda"

http://fizy.com/#s/1m1iw8