17 Şubat 2015 Salı

"gökyüzüyle şölen kuramadık"

Bugün bir vesile ile ülkenin ilk (çok af edersiniz) boka batışı olmadığından dem vurdum arkadaşlara.
Keşke ömrümüzün en güzel yılları İ.Melihli Ankara'ya veya bu döneme denk gelmeseydi; ama bizden önce de çok mutlu olmadı bu ülkede insanlar.
Menderesli yıllar bugünün ön çalışması gibiymiş zaten.

(kronolojik olarak şurada var:
http://blog.milliyet.com.tr/demokrat-parti-ve-demokrasi-yalani-1--/Blog/?BlogNo=61413
http://blog.milliyet.com.tr/dp-ve-demokrasi-yalani--2--/Blog/?BlogNo=62689
http://blog.milliyet.com.tr/dp-ve-demokrasi-yalani-3--/Blog/?BlogNo=63282
http://blog.milliyet.com.tr/dp-ve-demokrasi-yalani--4--/Blog/?BlogNo=64458
http://blog.milliyet.com.tr/dp-ve-demokrasi-yalani-5--/Blog/?BlogNo=66164
http://blog.milliyet.com.tr/dp-ve-demokrasi-yalani-6--/Blog/?BlogNo=66360
http://blog.milliyet.com.tr/dp-ve-demokrasi-yalani-7--/Blog/?BlogNo=66421
http://blog.milliyet.com.tr/dp-ve-demokrasi-yalani--8---son/Blog/?BlogNo=66682)

Arkasından defalarca siyasette dini kullanan siyasetçiler, cahil kalan halk, acımasız darbeler ile çalkalanmış ülke.
Arada güzel şeyler de olmuş elbette; ama derdi bitmeyen ülkenin hafızasında nadiren güzel şey kalıyor.
Sonra bugünlere geldik işte.
Hegel, en azından Türkiye tarihi açısından, haklı bence. Tez'in ardından bir antitez geliyor bu ülkede.
Umudumuzu kaybetmememiz lazım.
Gerçi ben bunu diyorum; ama en çabuk ben düşüyorum, o da benim tutarsızlığım.

Hiç yorum yok: