13 Mayıs 2014 Salı

"Biraz daha nefes"


Günlerdir bahar alerjisiyle boğuşuyorum. Hangisi olduğunu keşfedemediğim bir ağaca ya da çiçeğe (yüksek ihtimal ağaca) alerjim var.
Burnum tıkalı, bu yüzden ağzımdan nefes alıyorum, zaten hapşırmaktan tahriş olan boğazım, ağzımdan nefes almaktan bitmiş durumda.
Kulaklarımın tıkanması cabası.

Geceleri, her ne kadar burun spreyi kullansam da nefes alamadığımdan doğru dürüst uyuyamıyorum.
İlaç almamak konusunda inatçı olsam bile pes ettim, gittim hem antibiyotik hem de alerji ilacı aldım.
Dün gece, saatlerce debelendikten sonra, "biraz nefes alsam da uyuyabilsem" diye dua ederken sızmışım.

"Biraz daha nefes" diye diye.

Öğleden sonra şube müdürümden izin alıp gelip uyudum, ilaç etkisini göstermeye başladı, baktım ki burnumdan nefes alıyorum biraz, hemen yattım uyudum.

Uyandığımda Soma'daki faciayı okudum.
Günlerdir "nefes" derken...

İçeride (muhtemelen sigortasız çalıştırılan da olduğu için) kaç işçi olduğundan kimsenin haberi yok.
Ölen işçi sayısı bilinmiyor. Her yerde farklı rakam var: 5, 11, 17, 200...
Sözde yetkili ağızlardan bir tane mantıklı açıklama duymadık.

"Karbonmonoksit ölümü tatlıdır" diye profesör duyduk ama!
20 gün önce bu konuyla ilgili verilen soru önergesi, iktidar partisi tarafından reddedilmiş.
Denetleme konusundan sıkıntı var, önlemler alınmamış.
Devletin haber ajansı (AA) bıraksalar, "ne kızıyorsunuz yea" diye haber yapacak haberler veriyor, rezaletin sınırını çoktan geçmiş.

Başbakan ve devlet erkanı kurtarma çalışmaları sırasında bir otelde gülmeli, eğlenmeli bir törende. Toplantı terk edebilen başbakan töreni terk edip en acil şekilde Soma'ya gitmedi. Belki tören bitince insaf edip gider.
Yaralıların kaldırıldığı hastanede hasta yakınları ve vatandaşlar eylem yapmasın diye polis barikatı ve çevik kuvvet desteği "acil duruma müdahale" için hazır.

Hâlâ madendeki işçilerden umutlu haberler bekliyoruz.
Yarın kim omuzunda bunun yüküyle yapamayıp istifa edecek, bilmiyoruz.
Siyaset yapmıyor, sorumlu arıyor ve cezalandırılmalarını bekliyoruz; ama hâlâ bu durumu bile savunan görüyoruz.
"Kader" tabii.

Yanıyoruz, boğuluyoruz, ölüyoruz.