31 Mayıs 2012 Perşembe

arzu

Hegel, arzuyu, "kişinin kendisini yeniden keşfetmesine olanak sağlamak üzere ötekini tanıması" olarak tanımlıyor.
Ben bu tanıma cuk demiş oturmuşum, yepyeni şeyler yaşarken kendimde yeni yeni şeyler keşfetmişim; ama işte tek taraflı olmuyormuş.
"Ben hep doğruydum, bi' gıdım yerimden oynamam"la olmuyormuş. "Sen de haklısın aslında" demeden arzu nesnesinden bağımsızlaşıyor, çürüyüp ölüyormuş.
Keşfettiklerim yanıma kâr.
Kalanlar yanıma kâr.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

gidemem

Ne yazık, gözümü her kapattığımda artık beni istemeyen bir adam var karşımda. Hep sarılmaya çalışıyorum, hep gidiyor. Sonra sil baştan hayal ediyorum, bazen geçmişi değiştiriyorum, bazen günceli. Sonra yine sarılmaya davranıyorum. Sanırım olay orada gerçeklikle bütünleşiyor, ki hiç sarılmıyor. Sarılır aslında. Yani herhalde. Ama gözlerimi kapattığımda olay benim zihnimin akışından çıkıyor.
Gözlerimi kapatıyorum, o ev, o sokaklar, o tanıdık gülüş, o tanıdık ses. Devamı yok.
Devam etsin istiyorum, olmuyor.

Devam etmesin o zaman, bitsin diyorum; ama sanki göz kapaklarımın içine yerleştirilmiş o sahneler...
Vazgeçtim.
Ama gidemiyorum.
Ben gitmeyi bilmiyorum.

http://fizy.com/#s/1agvxr

17 Mayıs 2012 Perşembe

aldı, gitti, bitti

giderken kalbimi değil, ağzımın tadını aldı.
giderken kalbimi değil, gülüşümün kıvrımını aldı.
giderken kalbimi değil, hayallerimi aldı.
giderken kalbimi değil, gözümdeki ışığı aldı.
giderken kalbimi değil, içimdeki ateşi aldı.
giderken kalbimi değil, sabahımın hevesini aldı.
giderken kalbimi değil, hayata dair heyecanımı aldı.
giderken kalbimi değil, aklımı aldı.
"madem ağaçsın, bitkisel hayatta kal" dedi.
Kalbimi bıraktı, her şeyi aldı, gitti.
Bitti.