29 Haziran 2009 Pazartesi

28 Haziran 2009 Pazar

Yok Edebilirim!

Pis bir ağrı...

Düşünmemeye çalışarak geçirmeye çalışıyorsun. Düşünmemek mümkün mü? Yok!
Diyorum ya pis bir ağrı;

ağlatan adet sancısı gibi...
kusturan migren ağrısı gibi...
oturtmayan bel ağrısı gibi...
bitmeyen böbrek taşı ağrısı gibi...

Peşinden iyi bir şey gelmeyecek besbelli; ama olsun! Güçlü bir ağrı kesici alıp bekliyorsun, mümkünse biri sana morfin yapsın istiyorsun; ama beklemekten başka çözüm yok. Uyuştuğun anda uykuya dalacaksın, uyku iyi...

******

H: Varken... Yok muymuş? Olabilir...
T: Olabilir mi gerçekten?
H: Var etmek için bu kadar çok savaşmak, var edebilmeye inandığımızı kanıtlıyor... Yok edebilmeye daha çok inanıyorum. Şu an "sil" tuşunun ucunda...
T: "Sil" tuşuna basmak kadar kolay olmuyor silmek...
H: Bazen...

******

Sakin...
Geçecek...

23 Haziran 2009 Salı

Yetmez(mi?)!

Biri var.
Sadece bir kez sarılsam bile yeter...

Biri var.
Meraktan öldürüyor beni...

Biri var.
Tek bir sözüyle çözülebilirim aslında...

Biri var.
İçimdeki sevgiyi-öfkeyi çözemiyorum...

Biri var.
Bütün umutsuzluğuma sebep...

Biri var.
Kimsenin kırmadığı kadar kırdı beni, susuyorum...

Biri var.
Aklımda...

17 Haziran 2009 Çarşamba

hoşça kal

"Bazı şeyleri (belki, her bir şeyi) yaşayıp bitirmek gerekir; yoksa, yaşanıp durdukça, bayatlarlar."

kısaca "ölüm taç giydirir" diyor üstad...

Diline,
yüreğine,
kalemine

hayran
sağlık
kuvvet

.
..
...

9 Haziran 2009 Salı

Sokmasan o kibar burnunu bu işlere...

Şimdi kızımızın gönlü yok aslında, biraz boşlukta. Oğlumuz çapkının önde gideni, uçanla kaçanda şansını deniyor. Haliyle kızımızda da deniyor.

Kızımız sanıyor ki, o tavırlar kendine has, denesem mi modunda. Kızımızı uygun şekilde uyarıyoruz, biraz da mecburiyetten. Saf biraz çünkü. Muhabbet denk geliyor. Arkadaşlık görevi ya korumak! Ama aslında biliyoruz ki, bu işlere burun sokulmaz; bi yandan da birebir yaşanmış olaylar var, iki gün sonra ağlarken sormaz mı "bunca bariz şeyi bana niye anlatmadınız, aşık bile değildim" diye. Amaç oğlumuzu def etmesi değil aslında, gözünü açık tutması. Belki oğlumuz da hakikaten aşık olacak. Kendini erkenden çok kaptırmasın...

Neyse şimdi gidip, "sen ona buna asılıyor musun, bak böyle böyle olaylar yaşanmış" diyen kızımızı oğlumuz ikna edeblir mi?
Bence evet!
Hangi saf, evet ben yavşağın biriyim der ki. Bunu soran saf kızımız uygun kelimelerle ikna edilir, hatta mümkünse araya fitne sokulur...

Bindik yine bi alamete, gidiyoruz kıyamete...