23 Şubat 2009 Pazartesi

EKLE - SİL



Ekim başına denk gelirdi kayıt zamanımız bizim. Uzun tatilimizle çok havalıydık diğer okullardan. Koca yaz biterdi, ömürden aylar geçerdi.
Bazen biraz sabırsızlanırdık ne yalan söyleyim :)

Ziraat sırasında karşılaşırdık arkadaşlarla. (Ne parasıydı o alırlardı hani, her bölümden değişik miktarlarda?) Kimler ne kadar değişmiş diye bakardık. İlginçtir, mutlaka ilgimizi çeken birileri olurdu; ama dedikodu olmazdı. Keyifle paylaşırdık yaz anılarını, en acılarını bile... Temizdik daha hayattan...

Bölümlere dağılırdık sonra, panoda asılı ders listesinden ders seçmeye. Daha dijital hale gelmemişti kayıtlarımız ve ne büyük olaydı, mesela bizim bölümdekiler için; İoanna Hoca'dan almak "İnsan Hakları" dersini...
İtiraf etmeden fark ederdik; "özlemişiz ya!"

Diğer arkadaşlarla buluşurduk "City'nin Tepesi"nde... Muhabbet bitmezdi, gülmekten karnımıza ağrılar girerdi, yetmezdi.

Şehre inen servislerin yeri değişirdi ha bire... Söylene söylene binerdik ağzına kadar dolu İkaruslara. Tunalı servisini tercih ederdik biz. Yine de o zaman her yol Bahçeli'den geçerdi. Gökkuşağı denen zımbırtı yoktu, Kütüphane'nin önünde inerdik...

Hevesliydik o zaman, her yeni an için...
Bambaşka bir kentteydik; adına "evren" demişlerdi...



Ekimin ortasına denk gelirdi "ekle-sil" zamanımız bizim...
Sonra hiçbir şey o kadar kolay olmadı; vazgeçemedik aldığımız derslerden, ekleyemedik yenisini...

22 Şubat 2009 Pazar

Haberin olsun!




Yazdıklarımı bilmiyorsun. Beni bilmediğin gibi... Bildiğin bir şeyler var; ama ne bildiğinden tam olarak emin olamıyorsun, ne yazık...

Öyle dalgalı ki denizim, öyle çok rüzgarı var ki yapraklarımın, bazen ben de bilemiyorum bildiklerimi...

Şimdi sen bunu okumuyorsun ya, gözlerimi okuyacaksın daha sonra. Ne zaman sonra? Onu zaman gösterecek. Okumak iyidir, göreceksin...

İki arada bir deredeyim şimdi. Suyu buz gibi, üşüyorum sanırım biraz. Daha kalırsam buz tutacak gülüşlerim biliyorum... Sen bilmiyorsun, bilmek istemeyeceksin...

O, sen değilsin zaten, ne hükümdar ne şahsın; sade bir tatsın sen hayattan. İsminin karşılığı yok sözlüğümde. Henüz... Belki hiç olmayacaksın...

Bir yerde yetmeyecek kırptığın gözlerin, yetmeyecek şımarıklığın... Bir yerde "daha buraya gelmem" ben diyeceğim biliyorum, "bir dakika" bile istemeyeceğim senden, o kadar yani, düşün...

Yazacağım...
Vazgeçe...

14 Şubat 2009 Cumartesi

. . . A Ş K S I N S E N . . .

umutla başlayan bir gün...
aptal bir tartışmayla sabahtan gerilen sinirler...
"keşke"li anlar...
çalışmaya çalışma...
okuyarak sakinleşme...
bir türlü toparlanamayan zihin...

ve ardından sevdiğinden alınan hediye...
o an artık hiçbir şeyin önemli olmaması...
daha bitmedi belki, devamı da gelecek belki...
gelmeyebilir de...

ama o sevinç var ya!
değer :)

13 Şubat 2009 Cuma

biri Var-dı (hep)

İki kişiyi ayrı ayrı özledim bu akşam; biri sensin çocuk. Gülüşünü özledim, aklında bin tilkiyi kuyruk kuyruğa eklemediğin anlardaki keyifli sohbetini, alaylarını, heyecanlarını... Öyle birsürü şeyini...
Çocuksu halini işte...

Bir de birini özledim.
Hayalimdi sana öyle "biri"ni anlatmak... İhtimalleri sıralamak... "Eee ne düşünüyorsun?" diye sormak... Kimsenin vermeyeceği o cevapları almak... Kimsenin anlamayacağı şeylerde, daha ben anlamazken, tarafından anlaşılmak... Olanı biteni isimlendirmek...
Paylaşabilseydim eğer, sen bilirdin içimdeki yengeci, belki ilham alır yazardın yerime, ben kendimi okurdum sözcüklerinde... Şarkılar bulurdun sen bana. Gülerdim ben sana...















Özledim...
Anlatamadım...

4 Şubat 2009 Çarşamba

80ler, 90lar partisine gidiyorum, yaşasıııın :))

"Deli dolu yaşadık,
Öyle ki kimi zaman
Hani benim için ölürdün
İşte o zaman
Beni duman et
Ellerimi tut aman
Seviyorsan, istiyorsan
Bir kere de bana inan..."*

Ayşegül Aldinçle başladım güne. Aslında bu şarkıyla değil; ama olsun. Geçen gün "Şov Yapma"yı dinledim. Kriz öyle geldi sanırım. Sonra arkasından "Bandıra Bandıra", oof dedim. Ne güzeldi ya. Çocuk olduğumuz için mi, pop yeni patladığı için mi, adamlar o zaman daha içten müzik yapıyorlardı, ondan mı?

Şimdi gaza getirdim ya herkesi gideceğiz 80leri, 90ları dinleyeceğiz...
Coşarım ben; hoplarım zıplarım ne güzel, bi de önce "vafıl" yerim :)) Onu da canım çekiyor kaç gündür...

Ben de mi hazırlasam böyle bir parti acaba? Deniz Arcak, Tuğçe San, Burak Kut falan, arşivim de geniş :) Hem radyoda çalışayım ben ya, evet, harika fikir :)

"Şov yapma, şov yapma
Fark etmez, anladık seni
Her yerde sen vardın
Taktikler bitti, bitti mi?
Sorun çok, yorum yok
Oooooooo"










* Ayşegül Aldinç'in "1995/Söze Ne Hacet" albümünden "Deli Dolu"