14 Temmuz 2008 Pazartesi

Sordun mu soruları?

Hayaletler...
Kafanın içindeki ve ardındaki...


"hayatına temiz bir sayfa açmadın mı?
ne var ne yok eskiden kalma yakmadın mı?
kendine uzak durmaktan bıkmadın mı?
kalbindeki derin mevzuya bakmadın mı?

dünya dönsün cebinde
gerçekler kalbin içinde

kalpten kalbe gizli yollar var
aşk içinde binbir sırlar var
sevmeyene görülmez asla
çok derin mevzular anla
kimse kaybedilmez aşk varsa

kendine bir söz vermiştin tutmadın mı?
herkese parçalanmaktan bıkmadın mı?
güneş doğdu, sen hala yatmadın mı?
kalbindeki derin mevzuya bakmadın mı?

kalpten kalbe gizli yollar var
aşk içinde binbir sırlar var
sevmeyene görülmez asla
çok derin mevzular anla
kimse kaybedilmez aşk varsa
kimse terk edilmez aşk varsa..."

Ertuğ Ergin

12 Temmuz 2008 Cumartesi

Özetle...




Hepinizi terk ediyorum
Kalemimin bütün kurşununu kustuğu gibi -biraz önce-
Döküyorum sizi içimden
Yere saçılıyorsunuz.

Canım ne kadarınızı isterse,
O kadarınızı tutacağım içimde,
O kadarınızı eğilip toplayacağım yerden...
Bu arada;
Çalmayacağım sizin için ateşi!
Ciğerlerim sökülürken çünkü her gece,
Mangal derdindesiniz siz pişkince

Hepinizden vazgeçiyorum yani
Özeti bu...
Ne kadar tiksinilecek varsa dibindesiniz
Ve sevileceklerden uzakta sinsice.
Ne sevginizin bir anlamı var,
Ne de zerre kadar içtensiniz...
İstemiyorum ilginizi de, aman kalsın!
Yaslanmayacağım omzunuza da.
Çalmayacağım sizin için gökkubeyi yerlere
Uykusuz uzanırken göklere ben her gece
Terlemektesiniz siz midesizce...

Ha bir de unutmadan;
Sırlarım sizde kalsın
Hatta sevgilerim ve emeklerim de
Gülüşlerim
Sarılışlarım
Acıyışlarım
-İçimde hepsi çok nasılsa-
Belki bir gün yeniden
Görüşürüz keyfim olursa...

10 Temmuz 2008 Perşembe

UZAĞINDA, “BEN YAPTIM OLDU, ZİHNİYETİ”NİN




Haddim olmayarak
İzninle

Biraz dokunabilir miyim?
Biraz koklayabilir miyim kokusunu teninin?
Yeni bir masal yaratabilir miyim kendime?
Sonra sonunu sevmeyip değiştirebilir miyim?
Ortasına dalabilir miyim mesela?
Olmadı, diyerek başa dönebilir miyim?
Bunların hepsini
Sen farkında olmadan yapabilir miyim?
Farkındalığından –biraz- korkabilir miyim?

Sonra oturup karşında bir sandalyeye
Sohbete dalabilir miyim sakin sakin
Ruhum dingin
Vakit şafak

Biraz

Sen yokken yaptım, oldu
Seninle yapabilir miyim?

5 Temmuz 2008 Cumartesi

YAŞ ŞİİR (YAKILMAZ DAHA!)



Tutunamadığım anlar oldu
Bıraktığım anlar

Bilen anlar

Eskilere yeniler kattım
Acıdım
Neşelendim
Giden hep yaktı da içimi
Gelen de az serinletmedi doğrusu
Eksik kalan hep güven verdi hem
ama fazla gelen yetmedi

Kendimi keşfediş zamanlarım oldu
Hatta bu bir sene böyle geçti
Kızdığım vakitleri çok belli etmedim belki
Ama sevdiklerimi ettim, biliyorum

Bir sese tutunduğum anlar oldu
Bırakamadığım anlar

Yaşayan anlar

Yenileri buldum
Hem de zengin oldum
Dönüp dönüp kendime baktım
Her bakışım, dünyama bakışım oldu
Yok muydu hiç sitemi, sızısı, olmaz mı
Ama ya sevgisi, değer!

Onu da yeni olan anlar diyelim :)

Hele kuralların inadına nadir olan(lar)
Herkese de nasip olmaz,

Nadir(en) anlar

Ağlatan minnetlerim oldu,
Geri dönüşlerim, dönüşe sebep oluşlarım
Yaşı olan anlar
Dönüşü olan anlar

Ayağa kalkışlarım
Kendimi bırakıp, canı tutuşlarım, canan oluşlarım
Gecemi verişlerim
Geri alışlarım

Gece demişken, ah bir de sindiremediklerim oldu
Susamayıp, dilimi ısırışlarım
Kalemden vazgeçemeyip
Kelama sarılışlarım

Sonra ustası olduğumu söyleyen oldu mesela
(nasıl da hayranım, okuyan anlar)
İçimi içime sığdıramadığım coşkularım oldu
Dalım oldu, yaprağım oldu
İçim oldu

Bir de hatalarım oldu
O hatalardan vazgeçemediğim anlar
Yakınına gitmeyip uzağında da kalamadığım

Çeken anlar

“Ben sende kendim oluyorum” dendi sonra bir an
Henüz, yeni oldu
Gözümün ışığı oldu
Yüzümün gülüşü oldu

(Bir tek, maskem olmadı
Rolüm olmadı, yalana dair
O da olmasın
Yalan olmasın)

İşte sonunda
Örüntüler örüntüleri doğurdu,
Minnet oldu
Şükür oldu

İyi ki de oldu
Hepsi oldu
Tamam oldu...



(İyi ki varsınız…)

3 Temmuz 2008 Perşembe

Minnet




Yine, dilinden dökülen
iki samimi sözle mutlandım.
Her şey değil belki;
ama gülüşler karşılıklı :)))

1 Temmuz 2008 Salı

Haziran Üçlemesi

Hayâ

Sahiden bilmiyordum
Sana bilmediğimi söylerken
Hatta yeni yeni anlıyordum
Yormuyordum

Mesela elin elime ilk değdiğinde
Sevgiden ibarettim
İsimsiz…
Sahiden bilmiyordum
Yaşananların bize bir kılıf biçeceğini
Mesela hayal ederken dokunuşunu
Kaldırıp “l”yi, uzatıyordum “a”yı
Yapamıyordum içimde bile
Ne ona, ne kendime bunu.

İşlerin sarpa sarışı
İnanmadığım o ikiliğin kanıtıydı sanki,
Yönetimi ele almaya çalışıyordum
Hangi erke sığınacağımı bilmeden…

Sahiden bilmiyordum
Kendimi bağlarken sana
Her putu yıkamayacağımı.
Bürünemedim aşka…

Ama mecburdum sanki
O sarılışa…


******************************

Ara-bul(a)ma…

“Kupkuru kalplerde
Sadakat değersizmiş”

Öyle kolay ki bir kalbi kırmak
Çok kolay ezip geçmek
Akıllar okunuyor ya hani
Kalpler okunmuyor demek ki.

Beceriksizmiş duygudaşlıklarımız
Zaten işgüzarlık başımıza bela…
İyi niyeti sorarsan;
dibine kadar
Üzerimize vazife olmayan ara bulmalar
Sonra ara ki bulmalar…
Kaybolan bir ben var nasılsa…

Öyle ezildim ki gizli saklı
Bir o gördü ne denli yıprandığımı
Bir o şahit tutamadığım damlalara
Göremedi yine kimse direnişimi,
Yerinden sökülen içimi…

Ağlamamam lazım, ağlamamalıyım…
Senden vazgeçemem bu kadar çabuk
Hem öylesine çirkinim ki
Titrerken dudaklarım…


******************************

Aşı

Aynı silahla yaralanmıyor bedenim ikinci kez
Kendine has bir aşısı var
İlla ki canımı acıtacaksan
Başka kurşunlarla vurmalısın alnımın ortasından
Başka dikenleri batırmalısın içimin soyulmuş tenine
Başka zehirler dökülmeli dilinden
-ki dudaklarına teslim olayım yine

Yoksa bu vurdumduymazlık yetmiyor tüketmeye beni
Umurumda olmuyor sızısı
Yeni bir yol açılıyor önüme ansızın
Rotası beni senden uzaklaştıran
Yönü acıdan kaçan…
Her ne yapıyorsan bu umursamazlıkla
Gözümün yaşını dökmüyor yeniden
Seni sıradanlaştırıyor

Oysa sevmiştim ayrı olmanı,
içimde nadir olmanı…